Fırıldak çevirmek


 Fırıldak çevirmek

Düşündüm, fırıldak çevirmek neden deyimlerimiz arasına girmiş  diye, anlamını biliyorum ama nedenini bulamıyorum, sonunda öğrenmiş olduklarımdan dolayı kafamda sebebi belirdi. şimdi bu düşüncemi sizinle paylaşacağım.

    Fırıldağın bilindiği gibi diğer adı Topaç olarak anılır. Ya da çocukların çevirdiği ve renkli kanatları olan rüzgar esintisi ile dönen pervane. 

    Topaç tarihte tahta, kil, kabuklu yemiş, meyve gibi akla gelecek her türlü nesneden yapılmış. 

    Çocukluğumda benimde tahtadan bir topacım vardı, ucunda sivri uçlu bir demir bulunurdu, İp'in bir ucunu topacın etrafına sarar, diğer ucunu da sağ elimizdeki yüzük parmağına bağlardık, topacı  sağ elimizde tutar sonra birden yere atardık, topacın etrafına sarılı ip, etrafında çözülürken havada da topacı döndürür, topaç yere ulaştığında da, sarılı ipin sonu gelir ve  dönme hızı ile sivri demirinin üzerinde uzun süre dönerdi, bir süre sonra da dönmesi sona erer, bir tarafına doğru yıkılırdı, yani dik duramazdı. 

     Araştırmalarımda bütün kültürlerde bu oyunun oynandığını, oynanan, en eski bir oyun olduğunu öğrendim. Irak da kazılardan gün ışığına çıkarılan kil'den yapılmış fırıldağın m.ö. 35ci yüzyıla, yani 6000 yıl öncesine ait olduğu söyleniyor. Truva kazılarında ve genç yaşta ölen firavun tutankamon'un mezarında da tahta bir topaç bulunulmuş, herhalde ölümünden sonra diğer hayatında oynar diye düşünülmüş.

     Çocukken severek oynadığım bu oyunun diğer kültürlerde de sevilerek oynandığını öğrendim, herhalde sevilerek oynanması, topacın dans eder gibi tek ayak üzerinde durması, üzerindeki renklerin dönüş esnasında kaybolup bir başka düz renge bürünmesinden dolayı  büyüleyici bir çekiciliğinin olması, topacı döndürebilmenin bir hüner gerektirmesinden  kaynaklanıyor. 

     Bazı kültürlerde topaç, hangi kişinin topacının, daha uzun süre dönerek ayakta kalacağı, düşüncesi üzerine, spor olarak oynanmış, birçok kaynaktan öğrendiğime göre de spritüal nesne olarak büyücülükte, falcılıkta kullanıldığı anlaşılıyor.

     Bazı araştırmalarda, üzerine sürülen renklerin topaç döndükten sonra hangi renge bürüneceği araştırılmış. 

    Bu günkü modern bilimde biliyoruz ki ana renkler 3 tanedir ve bütün renkler bu üç ana renkten türetilmiştir, bu renkler Sarı, Kırmızı ve mavi dir. Beyaz renk bu üç rengin karışımı, Siyah ise karanlığın rengidir. Geçmiş zamanlarda bunlar bilinmiyordu, insanlar deneylerle çok sonradan öğrendiler. Bir ressam da bu üç ana rengi kullanarak tablosunda harika başka renler türetir, bizler de bu renkleri hayranlıkla seyrederiz. Örneğin diğer renlerden, Turuncu, Kırmızı ile Sarı rengin karışımından. Yeşil, Mavi ile Sarı rengin karışımından. Mor, Mavi ile Kırmızı rengin karışımından elde edilir. Peki beyazı nasıl elde edeceğiz diye sorduğunuzda, Televizyonun ekranında sadece üç ana rengi kullandığını biliyor muydunuz. Ekran üzerinde  gözünüzle tüm renkleri görüyorsunuz değil mi? beyaz dahil. Teoride beyaz, üç ana rengin karışımından oluşur, Sarı, Kırmızı, Mavi. Topacınıza bu renkleri sürerseniz, topacı çevirdiğinizde gri bir renge büründüğünü görürsünüz, neden beyaz değil gri sorusunun cevabı yeterince aydınlık olmayışındandır. Örnek olarak, eğer topacınızda mavi ve sarı renkler varsa topaç dönüdüğün de yeşil renge bürünecektir. 

     Gerçekten büyüleyici değil mi?, büyücü olsam kullanırım, falcı olarak da kullanırım neden, çünkü topacın üzerindeki renklerin , topaç döndükten sonra ne renge bürüneceğini bilmiyorum da ondan. 

      Fakat Topaçta gizemli olan bir şey daha var. Normal olarak bir nesnenin, sivri tek bir ucunun üzerinde dikey olarak durdurması mümkün değil, hemen devrilir, ama Topaç dönerken tek ayak üzerinde  uzunca bir süre duruyor, dönmesi bitince de düşüyor, Topacın bu yanı da büyüleyici değil mi?. 

     Şimdi içten içe merak etmeye başlamışsınızdır Neden dönünce düşmüyor durunca düşüyor diye. Nedenini söylemeden önce bisikleti, motosikleti düşünün, Onlarda da hareket etmeden dik duramaz hemen düşersiniz, ancak ve ancak hareket halinde dik durabilirsiniz. Gemicilikte kullanılan daima gerçek kuzeyi gösteren pusulalar, Geminin sağa sola yatmasını engelleyen, uçaklarda yere paralel mi, yatay mı uçuyoruz bilgisini veren aletler, topaç gibi dönen aletlerdir. Hepsi dönme etkisiyle oluşan dönünce sadece o düzlem üzerinde dönmek isteyen diğer bir düzlemde asla dönmek istemeyen kuvvetlerdir. . Biz bu tür aletlere jiroskop diyoruz. Bisiklet hep dönme eksenine dik düzlemde durmak istediği için düşmüyoruz, hatta ne kadar hızlı giderse o kadar o düzlemden saptırmak zor olur.

     Gelelim Fırıldak çevirmek deyimine. Anlamı; hileli yollara baş vurmak, düzen kurmak, hileli iş görmek, hileli, dalavereli işler peşinde koşmak anlamları vardır.

     Anlamından da anlaşılacağı üzere hileden bahsediyor, yani fırıldağın ayakta durma gizemi, hilesi. Fırıldağın renklerinin değişmesi de bir hile olarak düşünülüyor. Yani hile üzerine kurulan bir düzen gibi. İnsanlar nedenini bilemiyor hileli hurdalı işler olarak görülüyor. Ben de bilgisiz olsam Fırıldak çevirmeyi hileli olarak görürdüm. Çünkü fırıldak dönmediği sürece hile yok, her şey diğerleri gibi olağan, hiç bir şey tek ayak üzerinde duramıyor, renkler sabit, ama dönmeye başlayınca işler değişiyor, olağan dışı bir şeyler oluyor. Fırıldak çevirme deyiminin bu nedenlerden dolayı türediğini düşünüyorum ne dersiniz.

   Sayın merhum Süleyman Demirel'in şu sözü çok hoş diyor ki "Rüzgar olmayan bir havada dönen fırıldağın mutlaka bir üfleyeni vardır" Biliyorsunuz makalenin başında da çocukların çevirdiği kanatları renkli pervanelere de fırıldak deniyor, fırıldağın kanatlarındaki renkler de fırıldak dönünce değişiyor yani hileli oluyor. 

    Sayın Demirel'in bu sözü şu anlama geliyor; Eğer bir şeyler(hileler) nedensiz görünüyorsa da, onun nedensiz olduğunu sanmayın, mutlaka bir nedeni vardır(yani birileri hileli işler yapıyordur). Hiç bir şey nedensiz değildir. Çok hoş bir söz bayılıyorum.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Ne Düşündüğünüzü Yazın (Comment)